26.01.2018

IMF’den 3, University of California’dan da 1 ekonomist, fosil kaynaklı şirketlere (fossil fuel companies) doğrudan ve dolaylı yıllık sağlanan desteğin (subsidy) toplamda 2013 yılında 4.9 trilyon $, 2015’te de 5.3 trilyon $ olduğunu hesaplamış (post-tax yani vergi sonrası tahmini tutarı göstermekte olan bu tutarlar, global GDP’nin yüzde 6.5’ine karşılık geliyor). Bu çalışma 2017 Mart’ta yayınlanmış (Elsevier linki), ben de şuradaki yazı sayesinde okudum.

Ülkesel yoğunluğa bakıldığında Çin’in 1.8 trilyon$ ile ilk sırada, ABD’nin 0.6 ile ikinci sırada, Rusya’nın, Hindistan’ın ve AB’nin ayrı ayrı 0.3 ile üçüncü sırada Japonya’nın da 0.2 ile dördüncü sırada yer aldığını görülmekte.

2017’yle birlikte bu verilerin çok değiştiğini düşünüyorum; en basitinden, Fatih Birol’un da vurguladığı üzere Çin’in temiz enerji konusundaki yatırımları ülkeyi lider yapıyor.

Bu arada, subsidy kelimesi tanım olarak olarak WTO tarafından financial contribution olarak adlandırılıyor, farklı tanımlar da var ve bloğu okuyanlar bilir ama yine de yazayım, sadece doğrudan nakit destek anlamına gelmemektedir.


Zambia nükleer santral kuracak ve ülkenin Bilgi ve Yayıncılık Hizmetleri Bakanı, medya kuruluşlarına, halkın nükleer konusunda doğru bilgiye ulaşmasını amaçlayan programlar yapmalarını salık vermiş. Nasıl ama 🙂

Nükleer santrali Rus Rosatom şirketi kuracak.


Saudi Aramco VP’si Ahmed al-Khowaiter, yakıtın silindirlerde buji ile ateşlenmesine alternatif olabilecek ve benzinin dizel gibi sıkıştırılmasına dayalı radikal ileri motor teknolojilerine yatırım yapıyor. Şirket bunun için San Diego’daki Achates Power Inc. ile çalışıyor. Amaç, içten yanmalı motorların uzun süre hayatımızdan çıkmamasını sağlamak 🙂

Zaten kolay kolay çıkmayacak; ama Aramco’nun bu alanlara yatırım yapması not etmeye değer.


Nissan’ın 2018 model Leaf’inin resmi EPA test sonuçlarına göre (combined) menzil 243 km. 100 km’de 18.64 kWh elektrik enerjisi.


Gün geçmesin de ki herhangi bir düzenleyici kurumun başındaki birisi bitcoin hakkında olumsuz konuşmasın. Nijerya Merkez Bankası başkanı bitcoini veya genel olarak kripto paraları kumar olarak nitelendirmiş. Biraz ağır olacak diyeceğim, ama bir yönüyle doğru, zira çok volatil; ama bizim Bakan halen “bana göre saadet zinciri” noktasında, kendisinden ricam Çiftlik Bank ile uğraşması yönünde ve bu işi TCMB Başkanı Murat Bey’e bırakması, ne demişti Murat Bey: “istikrara katkı sağlayabilir.”, en aklı başında yorum 🙂

Bu arada, Rusya, resmi olarak kripto para regülasyonuna yönelik taslak metni yayımladı. Kripto paranın tanımı için, kullanılan ifade tam olarak şu: a type of a digital financial asset that is issued by a legal entity or an individual entrepreneur (hereinafter referred to as an issuer) in order to attract financing and is recorded in the registry of digital records.


Enel X ile alakalı Barış abiyle Twitter üzerinden yazışmamış oldu. Konuya esas yazıyı bugün tekrar okudum ve bu kapsamda öncelikle, Enel CEO’sunun 23/11/2017 tarihinde paylaştığım yatırımcı sunumundan hareketle şirketin 2020 hedeflerini tekrar paylaşayım (aşağıda)

  • 600 MW enerji depolama kapasitesi
  • 313 bin adet şarj istasyonu
  • 10.7 GW demand response kapasitesi
  • 47.9 milyon akıllı sayaç (+17.4 milyon ikinci nesil akıllı sayaç)

Enel X, Roma’da Enel’in genel merkezinden ayrı şekilde konumlandırılmış ve kendilerine “Google of energy” demişler ve Barış abinin dikkat çektiği bir diğer husus da “The business models are the same” ifadesi. Enel X’in 4 tane odak alanı var; i) e-mobility, ii) batarya hizmetleri, iii) işletmeler için danışmanlık, şebeke hizmetleri ve internet hizmetleri iv) akıllı ev.

Verili 4 odak konuyu, bu adamın “iş modeli” ifadesiyle birleştirirsek ve iş modeli ifadesi benim anladığım 9 building blocks olarak da adlandırılan business model canvas ise, gelir modellerinin ve value propositions’ın internet tabanlı olduğu netleşiyor. Bu da, downstream alanda gelir demek ki, teknolojinin getireceği kolaylık ve tasarruf vurgusu eldeki yegane kuvvet. Süslü püslü lafların arkasına bakarsak bence şunu görürüz; bu adamların elinde dağıtım şebekesi ile yenilenebilir enerji projeleri gibi varlıklar var, bunların etkilediği binalar var, insanlar var, yollar var, araçlar var vs… Dolayısıyla, şarj istasyonları, mikro şebeke, yenilenebilir santrallere entegre depolama sistemleri, şebekede depolama vs bunların gelir kaynakları olabilir. Yoksa, ifade ettikleri gibi müşterilere odaklanıp da müşteri başı ciddi bir para kazanmalarını beklemek mümkün değil gibi. Müşterilere sağlanan fayda sayesinde onlardan gelir edilmesinin ne kadar zor olduğunun göstermesi açısından somut bir örnek vereyim; in-home display denilince akla UK gelir ve ülkenin The Smart Meter Implementation Programı (SMIP) ile 2020 itibariyle her eve akıllı bir gaz ve elektrik sayacı ile in-home display kurulabilmesini amaçlanmış  (program kapsamında toplam 104 milyon parça ekipman kurulumu söz konusu). Programın amacı, enerji tüketimini %5-15 arasında düşürmek. Program 11 milyar £ bütçeye sahip, müşteri başı 200 £. Programın 5 yıllık reklam bütçesi 100 milyon pound. 2016 üçüncü çeyrek sonu itibariyle yapılan kurulum adedi elektrikte 2.35 milyon, gazda 1.69 milyon. Bu, hedefin %7’sine karşılık geliyor. 2020 itibariyle nihai hedefin yakalabilmesi için her gün 40 bin gaz ve elektrik sayacı kurulumu yapılması gerekiyormuş. Programın uygulanmasında karşılaşılan sorunları 3 farklı boyutta ele alan Vulnerability and resistance in the United Kingdom’s smart meter transition başlıklı makale okunabilir; ama görüleceği üzere işin içine tüketicinin bizzat kendisi girince bu iş çok zorlaşıyor. Bunlar mutlak şeyler değil elbette.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s