Dünya işlerini yamulmadan yapmak mümkündür. Candan Karlıtekin (eski THY YK Başkanı)
Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği bugün yeniden yayımlandı. Çatı tipi güneş enerjisinden elektrik üretim projeleri anlamında 59. maddenin 2. fıkrası yeni hali şu şekilde düzenlenmiş:
Maddede geçen 634 sayılı Kanun Kat Mülkiyeti Kanunu. Taşıyıcı sistemi etkilememek ifadesi gereği statik proje onayı yapılması zorunluluğu devam ediyor. Elektrik proje onay ve kabul iş ve işlemleriyle bunların kabul bedelleri devam ediyor. Sistem kullanım bedeli de 2018 başıyla birlikte çok fazla artıyor. Özetle, yapı ruhsatı muafiyeti bir adım olsa da ortada ciddi engellerin olduğu gerçeğini görmezden gelmemek gerek.
2015 yılında önlisans başvurusu alınan 3GW’lık rüzgar kapasitesinin 710 MW’lık bölümü TEİAŞ tarafından ihale edildi. İhalede sıfırın altında fiyatlar geldi. İlk gün, Esengüç Enerji Kayseri Bölgesi için -0.01 cent/kWh fiyat verdi, ikinci gün ise Borusan-ENBW’nin (Fesleğen Yenilenebilir Enerji) Edirne Bölgesinde için -1.51 cent/kWh teklif etti. Üçüncü gün ise, BorusanEnBW -0,81 cent/kWh teklif verdi.
Negatif teklife bir engel yoktu, zira RÜZGÂR VEYA GÜNEŞ ENERJİSİNE DAYALI ÜRETİM TESİSİ KURMAK ÜZERE YAPILAN ÖNLİSANS BAŞVURULARINA İLİŞKİN YARIŞMA YÖNETMELİĞİ‘nde Teklif Fiyatı “… Kanunun eki (I) sayılı cetvelde kaynak bazında yer alan fiyatın yerine uygulanmak ve bu fiyattan yüksek olmamak kaydıyla virgülden sonra en fazla iki haneli ABD Doları cent/kWh cinsinden teklif edilecek bedeli” şeklinde tanımlandığı gibi, madde 4 de açıkça “Teklif Fiyatı, sıfır veya başlangıç değeri -0,01 ABD Doları cent/kWh olmak kaydıyla eksi sayı şeklinde sıfırdan küçük verilebilir” hükmünü amir.
Neden sıfır teklif ettiler sorusuna anlamlı bir cevap bulabilmek için şunları bilmek şart:
- Sıfırın altında tekliflere esas projeler için, teklif sahipleri, Piyasa İşletmecisine 10 yıl süreyle katılım bedeli ödeyecek (aylık net elektrik enerjisi üretimi*teklif edilen fiyatın mutlak değeri).
- “Teklif Fiyatı sıfır veya sıfırdan küçük olan ilgili tüzel kişi, Kanun kapsamında YEKDEM’den yararlanmaması halinde, varsa katılım bedeli ödeme yükümlülükleri saklı kalmak kaydıyla, Kanunun eki (II) sayılı cetvelde belirtilen fiyattan da yararlanamaz” (Yönetmeliğin 4.maddesinin 6.fıkrası).
- Teklif Fiyatı sıfır veya sıfırdan küçük olan ilgili tüzel kişi YEKDEM’e dahil olursa, üretilen elektrik enerjisi için para almayacak ve sadece kullanılan aksamların yerlilik oranları kapsamında yerli aksam desteğinden faydalanabilecek.
- Bu projeler için öncelikle önlisans alınacak, önlisans süresi mücbir sebepler haricinde 24 ayı geçemiyor. Lisans alınmasını müteakip de, özel hükümlere derç edilen tesis tamamlama tarihine kadar santralin işletmeye alınması gerekiyor (uzatma olmayacağı varsayımıyla). Buna göre, projelerin önümüzde 4 yıllık bir zaman diliminde işletmeye alınacağını varsayabiliriz.
- 2017 yılı nihai YEK listesindeki RES projelerine bakıldığında rüzgarda alınan en yüksek yerli aksam desteği 14 $/MWh.
Çıkarımlar
- Elektrik fiyatları kWh başına 40-50 $/MWh civarında ve önümüzdeki 10 yıllık süreçte aşama aşama 55-60 bandına çıkması bekleniyor (göreceğiz).
- 2017 yılı ay bazında saatlik fiyat tahmini ortalaması 43-44 $/MWh ve standart sapma 9-10 arasında. 288 adet veriye ilişkin histogram da aşağıdaki şekilde
- Ekipman maliyetlerindeki azalma bu şirketlerin işine yarayacak, zira maliyetlerdeki düşüş LCOE değerlerini aşağı çekecek.
- Histogram ve fiyat ortalamasında hareketle ihalede -15 $/MWh teklif veren şirketin, YEKDEM’e katılmayacağı (yerli aksam desteği çok düşük seviyelerde kalıyor) ve 30-35 $/MWh fiyatlarına razı olduğu sonucunu çıkartabiliriz (bu ihale kapsamında tesis edilecek santrallerin Rüzgar YEKA kapsamında kurulacak fabrikadan ekipman temin edemeyeceğini varsayımıyla). Teklif sahipleri, piyasa fiyatlarının 60’ı aşacağını da öngörerek ihaleleri almış olabilirler. Zira, LCOE hesabı yapmak için yeterli veriye sahip değilim ve 30-35 arası fiyat da pek iç açısı durmuyor.
- İlave bilgi: 2016 Haziran ile 2017 Mayıs sonu dönemi için RES’lerin MW bazında üretim gerçekleşmeleri azalan sırayla şu şekilde aşağıdaki şekilde
Bataryalı elektrik araçları (BEV), sabit dolum istasyonlarının yaygın olduğu yerleşim alanlarında ve şehir içi kullanım için anlamlı olabileceği değerlendirilse de, bu durumda dâhi bataryanın şarj edilebilirliği ciddi sorun. Zira, aracın şarj edilmesindeki tek sorun şarj süresinin uzunluğu değil, bu sürenin uzunluğundan kaynaklı güvenlik sorunları da ortaya çıkacaktır. Kullanıcı deneyimi açısından bakıldığında da, şarj süresinin uzun olması nedeniyle, yönetilmesi gereken bir şey ile karşı karşıya kalındığı açıktır (insanların en az 30 dk aracı şarj etmek için araç başında bekleyeceği varsayılamaz). Bu hususların en fazla 10-15 dk’lık bir şarj ile makul bir batarya doluluk oranına ulaşılabilmesini sağlayacak şekilde batarya güç yoğunluğunda (power density) ulaşılmasıyla aşılacağı söylenebilir. Bu, Türkiye için özellikle önemli, zira, evde şarj imkânı çok düşük olacaktır burada. Gerçi, Norveç’te bile düşük olduğuna yönelik haberler okumuştum.
Neyse, soru şu: elektrikli araçlar ve şarj istasyonları kendi içinde başlı başına bir döngü var ve şarj istasyonları mı araç sayısını artıracak yoksa araç sayısıyla birlikte mi şarj istasyonu artacak? Daha doğrusu, hangisinin diğeri üzerinde etkisi var?
Mevzuya şöyle yaklaşalım; kara taşıtları ne için var? A-B arasını en kısa sürede (min kayıpla) gidebilmem için; ama elektrikli aralar bu imkânı sağlıyor mu? Duruma göre sağlayacak olsa da şarj ve süre yönetimi açısından çok ciddi eksikliği var. Ankara – İstanbul arasını 6 saatte alacakken, şarj için 2 sefer 1’er saat dursanız 8-9 saatte bu yolu almak ister misiniz?
Özetle, ben şahsen şarj istasyonunun elektrikli araç satışları üzerinde bir tık fazla etkisi olduğunu değerlendiriyorum. İlaveten, esas yaygınlaşmanın da, binek otomobiller açısından şehir içi kullanım maksatlı i) filo kiralama, ii) şehir içi yolcu taşımacılığı (İETT gibi) ve iii) hafif ticari araçlar (PTT, diğer posta şirketleri ve şehir içi teslimat yapan firmalar gibi) üzerinden gerçekleşeceği kanaatindeyim.
Akkuyu’nun %49’u Cengiz-Kolin-Kalyon ortaklığına devredilecek. Öte yandan, Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jae-in, ülkesinin artık nükleer enerjiden uzak duracağını ve mevcut tesislerin ömrünü uzatmak için herhangi bir girişimde bulunmayacağını açıkladı.