APR Energy Benin’e 50 MW doğal gaz kaynaklı bir santral kuruyor.
EU ile Doğu Afrika Topluluğu [East African Community (EAC)] arasında, Economic Partnership Agreement (EPA) konusunda 2007’den beri süren görüşmeler 2015’te sonuca ulaşmış ancak Tanzanya ve Uganda Meclislerinde uygulanması engellenmektedir.
Fransa, 2023 yılı için yeni yenilenebilir hedefler belirledi.
Programın adı: Plan de programmation pluriannuelle de l’Energie (PPE)
PPE, 2023 itibariyle, düşük senaryoda 69980 MW, yüksek senaryoda da 76743 MW yenileneblir enerji kapasitesine ulaşılmasının beklendiğini belirmektedir. Buna göre, üretilecek enerji miktarı da sırayla 150 ve 167 TWh olmaktadır.
Bureau of Land Management, kamu arazilerinde, kiralama yoluyla yenilenebilir enerji yatırımları geliştirilmesin konusunda yeni bir mevzuat yayınladı.
Daha önce, BLM, Obama Başkan olduktan sonra 15500 MW gücündek proje kabul etti ve 2020 itibariyle bunu 20 bine çıkartmayı hedefliyor. 15500 MW’lık 60 adet projenin halihazırda 31 tanesi işletmede, diğerleri ya iptal edildi ya da ekonomik ve çevresel nedenlerle tamamlanamadı.
Francis Fukuyama (Tarihin Sonu tezinin kurucusu), Financial Times’da bir makale kaleme almış. Fukuyama, makalede özetle;
- Clinton destekçilerinin sahil boyunca, Trump’un ise kırsal küçük merkez yerlerde yoğunlaştığı; benzer durumun;
- Brexit’te İngiltere’de,
- Fransa’da,
- Rusya’da (Putin’in Petersburg ve Moscow’da taraftarı çok yokmuş)
- Türkiye’de,
- Macaristan’da (Başbakan Viktor Orban Budapeşte’de popüler değilmiş)
yaşandığını,
- Entellektüel sermayenin yarattığı globalizmin nüfusun tamamına yayılamadığını, hatta gelişmiş ülkelerdeki çalışan kesimin, globalleşme nedeniyle işlerini kaybetmekle yüzleştiğini, elitler tarafından kurulan bu sistemin dış şoklar (ABD’de 2008’de yaşanan krizin, AB’de yaşanan Şengen ve göçmen krizi) nedeniyle dramatik şekilde çöktüğünü ve bu çöküşlerden de elitlerin değil eşik altı nüfusun etkilendiğini,
- Dünyanın, günümüzdeki ekonomik ulusalcılıkla dolu olduğunu, Trump’unda, global politik sistemle ilişkisi olan bir ulusalcı ekonomik bakışa sahip olduğunu,
- ABD’nin uluslararası etkisinin “soft-power” olmasına bağlı olduğunu (Irak’taki hatalı istilalar vs değil) ve ABD’nin Trump’ı seçmesinin, enternasyonalist liberalcilikten ulusalcı popülizme dönüşümü gösterdiğini,
- Liberal elitlerin, sosyal eşitlik ve kimlik gibi toplumu sürükleyici meseleler hakkında düşünmesi ve yarattıkları sistemin dışarıda bıraktığı insanları dinlemeleri gerektiğini
vs söylüyor.